5 Ekim 2021 Salı



 HESABI ÖDEMEDEN NEREYE MUSTAFA?


Ankara’da havanın kapalı
Sıkıntılı olduğu bir eylül akşamı
Avrupa’nın üstünde savaş rüzgârları esiyor
Çankaya Köşkü’nün havası hüzünlü
Atatürk hasta ama
Memleket meselelerinden ayrı kalmak mümkün mü?
Sanki yolun sonuna geldiğini hisseder gibi
Akşamüstü saatleri
Yanında
Nuri Conker var
Selanik’ten hem mahalle hem okul arkadaşı
Albaylıktan emekli ve
Paşalık dahil
Hiç bir makam/mevkii kabul etmemiş gerçek dost ve sırdaş

***

Kadim dost Nuri Conker, o gün
Arkadaşının havasını dağıtmak ister
Çocukluk günlerinden söz eder
Bal gibi sohbet, uzayıp gider
İstanbul’a ve gençlik günlerine gelir
Harbiye ve sonra akademideki günleri anarlar
Yedi Tepeli kentte yaşadıkları akıllarına gelir
Tünel’deki Apostol’un yerinden bahsederler...
O ufacık ama ünlü meyhanede
Yaşadıkları unutulmaz akşamlar gelir akıllarına
Hatta
Paraları olmadığı zaman
Nasıl meyhaneciye yaz hesaba dediklerini hatırlarlar
Bazen o küçük piste fırlayıp
Rumeli havaları eşliğinde
Zeybek oynadıkları bile gelir gözlerinin önüne

Atatürk keyiflenir
Sanki hastalığını unutmuş gibidir
Kısa bir sessizlik olur
Nuri Conker, aklına geleni hemen söyler:
İster misin Mustafa, atlayıp trene gizlice İstanbul’a gidelim, önce Boğaz’da gezeriz, sonra ver elini Beyoğlu, Apostol’a uğrarız... Kimse görmeden döner geliriz…”
Gazi, çok sevinir
Gözleri ışıldar; Nasıl yaparız ki Nuri? der

***

Nuri Conker kararını vermiştir; her şeyi ayarlar
İstiklal Savaşı’nda orduya cesaret vererek
Conk Bayırı’nın alınmasının mimarı bu kahraman asker için
İstanbul operasyonu, çocuk oyuncağıdır

***

Nitekim
İstanbul ekspresinden üç kompartıman alınır
Gece trene binilir; kimsenin ruhu bile duymaz
Hafiften de olsa
Tanınmamak için kıyafetler değiştirilir
Kaçakları(!) Haydarpaşa’da Conker’in bir arkadaşı karşılar
Sonra?
Ver elini Boğaziçi
Gezerler, yürürler, denizi seyrederler
Boğaz havasını ciğerlerine çekerler
Sonra istikamet Beyoğlu
Tünel’e gelince de doğrudan Apostol’un yerine giderler...
Akşamüstünün tüm güzelliği örtmüştür İstanbul’u
Saat 17.00 olmuştur, bile
Meyhanenin müdavimleri yavaştan gelmeye başlar
(Bi’parantez açalım, sözün burasında)
İstanbul’da eğlence yerlerini işletenler işlerini iyi bilirler
Özellikle Rumlar
Osmanlı’dan kalma gelenek ve görenekleriyle hizmetin piridirler
Meyhane’nin sahibi Apostol
Bi’ara Nuri Conker ile göz göze gelir
Şimşek çakar kafasında
Tanımıştır, gelenleri
Eski müşterisi Atatürk’ü ve dostunu
Çok sevinir ama
Nuri Conker hemen uyarır; Sakın bozma der ve ekler:
Eskisi gibi davran, gelenleri de çevirme, sadece bizimle garsonlar hariç, kimse fazla ilgilenmesin, hafifçe demlenelim…”
Akşam ilerlemekte, keyif ise artmaktadır
Mustafa Kemal ise gençlik günlerine döndüğü için çok mutludur...
Bi’ara merak edip, Nuri Conker’e de sorar:
Galiba bizi hiç kimse tanımadı!
Nuri Bey’in tek endişesi içeriye girip çıkan birilerinin dışarıda bu olaydan söz etmeleridir… Apostol güvence verir, “Sen merak etme Paşam…”

***

Artık sıra Rumeli türkülerine, çalmaya / oynamaya gelmiştir...
Tavernanın her köşesi
Şarkı ve türkülerle çınlamaya başlar
Hatta
Atatürk bile dans edip, türkülere eşlik eder

***

Kuşkusuz
Gazi Mustafa Kemal, oyunu sezmiş ama
Artık o da bozmayıp, eğlenmeye devam eder
Aslında
Kadim dostu Conker’in kıyağının farkındadır
Dostluk da
Zaten bu değil midir?

***

Ayrılma zamanı gelmiştir
Haydarpaşa’dan trene binilecektir, erken kalkmak gerekir
Ayağa kalkar Mustafa Kemal
Madem (!) kimse onu tanımamıştır, o da kapıya yönelir
Arkasından bağırır Apostol:
Mustafa hesabı ödemeden nereye gidiyorsun?
Gazi, döner ve şöyle der:
Yaz hesaba bre Apostol!
Birbirlerine sarılıp ağlamaya başlarlar
Bu arada bütün taverna ayağa kalkar ve dinmeyen alkışlar
Tavernadakiler hep bir ağızdan bağırırlar:
Bizim Mustafa, seni bırakmayacağız ama sen de bizi bırakma, daha sık gel

***

Cumhuriyeti kuranların önce insan olduklarını
Hiç ama hiç unutmayalım
Şükranla, rahmetle
Nokta

Sonsöz:

Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim"

Gazi Mustafa Kemal Atatürk

----------